Sayfalar

9 Kasım 2021 Salı

Esir Aldın Sözlerimi

esir aldın sözlerimi
dişi kırık bir sevgiydi sana dair yaşadığım
duvarlara aldırmadım
üstüme gelen onca şeyden sonra
yarına aldanmadım
geçip giden bütün dünler gibidir..
esir aldın sözlerimi 
sana değildi hezeyanlarım
kendime dönüktüm
kendime yeniktim
düşlerimde duygusuz bir hasret
nedeni ve sonucu olmadan 
sen çok yersizdin yalnızlığımda 
sen çoktun belki de içimde..
esir aldın sözlerimi
bakakaldım kıtalarca
hudutsuz kere yandım 
alevim sönmezken daha
kül tuttum
köktüm
saldım kendimi bir mahşere
cümbüştü kafam
ezilen de bendim
tepişen filler de..
esir aldın sözlerimi
ve her esir gibi kaçmaya mahkumdum
sana mahkumdum
esir aldın sözlerimi 
şimdi sözsüz kaldım..

8 Kasım 2021 Pazartesi

Biraz da Mizah 😀 😀

Şimdi size küçüklük aşkımın yanında nasıl altıma sıçtığımı anlatıcam 

Yakın arkadaşlarım bilir.Ben Ballıkuyu da doğdum.Hani şu Kadifekalenin altı,Tepecik'in karşısı.

Mahallede gamzeli,beyaz tenli,dalgalı saçlı tek veledim.Tipim Amerikan filmlerinde uyuşturu satan mahalleye yerleştirilmiş beyaz çocuk gibi

Yaşım 12,13 falan.Pipimin işemek dışında başka bir işe yaradığını yeni yeni öğreniyorum.

Bizim mahalledeki kızlar da ya akrabam,ya da bizle mahallede maç yapıp, forvete ben geçcem amuğa koduum falan diyo 

Hiç unutmam okullar kapanmış,Temmuz ortaları gibi,bizim üst mahalleye Yelda diye bi kız geldi.Sap sarı saçlar,yem yeşil gözler

Bütün mahallenin erkekleri toplaşıp,sevinçten birbirimizi sikelim mi dövelim mi diye kendimizden geçtik.Tebeşirle ring çizip dövüşen oldu

Mahalle maçında Yelda izliyor diye İbo diye bi çocuk, bayramlık takım elbisesinle kalecilik yapmıştı.Babası görüp sopayla dövdü 

Saklambaç oynuyoruz, Yelda'yı bulan, herkesi söbeliyo Yelda nerde,biz orda. Yeldayı söbeledi diye bebeklik arkadaşını döven bile oldu.

Tam bi eve düşen yıldırım sendromu yaşıyoruz mahallenin erkekleri olarak.

Ben salaktayım o aralar.Yelda rüyalarımı süslüyo,Cine 5'te izlediğim bütün erotik filmlerin yıldızı Yelda sanki,öyle bi hayranlık,düşünün 

Neyse mahallenin 13 yaş grubu erkeklerinin azmanlığını ve mahalleye gelen sarışın "Ah Ulan Yelda" nın yarattığı etkiyi anlamışsınızdır.

Şimdi gelelim benim durumuma.Evdeyim,hastayım.Ama böyle yatmalı,matmalı değil.Üzerinize afiyet motoru bozmuşum.

Evde tuvalete çadır kurdum,nefes alsam sıçıyorum,allah hiç bi delikanlıyı böyle sınamasın.

Annem mutfakta yemek yapıyor,kapı çaldı,topladım donu koştum açtım, bi baktım Yelda.

Kafamda direk Cine5 filmlerinde komşu kızıyla sevişen kaslı erkek senaryosu canlandı ama işin aslı şu;

Yelda bütün tasolarını Çingen Aykut'a kaybetmiş, gelip tasolarımı tekrar kazanır mısın diye soruyo.

Dedim Yelda mahalleyi yakarım, taşak mı geçiyon. Ama önce içerde bana şans getirecek bir şey yapmam lazım.

Yaaa çok tatlısın napıcaksın dedi,kız zannediyo ki dedemden kalma yadigar bi kolye falan takıcam.

Gidip 1 posta daha sıçtım.Götün bağı çözülmüş,kapıda kıza racon kesiyon amna kodumn angutu diye kendimle kavga ediyorum sıçarken de bi yandan

Neyse çıktım,elimi yüzümü yıkadım,giyindim,anne dedim ben çıkıyorum.

Ne sokağa çıkması hayvan,koltuklara sıçma diye banyoya soktum seni,sen dışarı çıkcam diyosun diyo. Anne dedim sus, Yelda kapıda 

Annem de sinirlendi mi kimseyi takmaz. Sen sıç bak ben sana napcağımı çok iyi bilirim diyo.

Anne dedim sus, önce götümü sonra seni keserim yoksa.Yelda gelmiş,gerekirse sıçarım,sevdiceğimi geri çevirmem

Çıktım evden,gittik Aykutun yanına.Tasolar üstüste dizildi,önce atmak için açık-kapalı yapıldı.Ben hak kazandım.Dedim hadi oğlum yap şu işi

Yelda yanımdan eğildi,pat öptü yanağımdan.O ana kadar götü kollayarak yoluna devam eden ben, ishal mishal her şeyi unuttum, tasolara bi abandım...

Arkadaşlar, abanmanın aksi şiddetine oranla oracıkta altıma bir sıçtım.

Bunu size anlatamam.Sanki sıçmak değil de özgürlüğünü kazanmış bir mahkumun gökyüzüne mutluluğu haykırması gibi bi şey.

Göt bi yana, millet bi yana,yelda bi yana,taso bi yana,ben bi yana gidiyoruz.Mahallelide sıçan bir çocuğun yarattığı kaos hakim.

Bakın allah kimseye sevdiğinin yanında altına sıçma acısı vermesin.Gerisi hallolur.Acımı bi hayal edin.Komşular falan camda.

Yengemin camdan ay,ay,ay paçasından akıyo ay, bulaşmasın üstünüze çığlıklarıyla irkildim, kendime geldim..

Bi koluma çingen aykut, bi koluma yelda girdi, ben ağlıyorum, götte bok, beni eve getirdiler. Zile basacaklar.

Dedim zile basmayın,annem ağzıma sıçar.Aman sıçarsa sıçsın,sen mahalleye sıçıyorsun dedi Yelda

Annem beni bi gördü, sinir krizi geçirdi kadın,Beni neyle döveceğine karar veremiyo.Neyle vursa yetinemeyecek gibi.

Dedim ey ümmeti muhammed kıyamet bu gündür. Hem hala altıma sıçıyorum,hem ağlıyorum,önünü alamıyorum, kayış koptu.

Gitti içeri fırçayla,hortumla geri geldi.Dedim anne insan evladını bunlarla döver mi?

Ne dövmesi,yıkıcam seni,giremezsin böyle içeri dedi.Anne dedim "are you fucking kidding me ?"

Aykut'da bi yandan kıza yürüyo.Sen kaybettiğin tasoları neden benden istemiyosun,bu lavuğu çağırıyosun diyo, fısatçı pezevenk.

Hala unutmam,içimde hep yaradır; annem beni soydu, Yelda hortum tuttu,Aykut'da bi güzel fırçayla yıkadı 

Bütün mahalle beni izliyo,az önce sevdası için dışarı çıkan bu yiğit çocuk,şimdi sokakta dal taşak

O günden beri aşka küstüm,kendime küstüm.Ve ne kadınlara inandım,ne de ishal olan götüme.. 😀

Ceset

o düşen 
-ceset-
benim 
çürümüş gözlerinden
benim o 
-hazan-
sinmiş bahara
toplasan bir 
ömür etmez 
-gülüşüm sende-
çıkarsan 
-hep eksik-
kalırım içinde..

15 Ekim 2015 Perşembe

Kısaca Aşk'sın Sen!..

--------Memleketim Liman Kenti--------
 durup dururken baktım sana gözlerim yarı kapalıyken
düşünmeden daldım aktım sözlerine
duramadım kendi halimle kendimde
sana dair bir sevdaya kayıverdi gönlüm
dilimde aşk ıslığı çala çala serseriyken ben daha
yalpalayarak koşmaya başladım sana adım adım
sen rüyalarımın kelebek bakışlı melikesi
bir kanadın özgür bana 
bir kanadın tutuklu kaldığım 
ömrümün ateş rengindeki güzel sevdası
sereserpe yolunda aşk olduğum çarşaf çarşaf
gülşündeki mutlulukla baktın bana ve gördün beni ya
hasretim lal oldu içimde desenlerim çizik çizik
sustum
dilimde felçli bir durak beklediğimdin
kaçıp gitmesen vurulur kalbim sana kalırım hep daima sana
dalga dalga vururum yeni güne safak üşümüşlüğünde dalga misali
kaldırıp başımı da baktım sonra sana gördüğüm sen mazisinde kilitli danslar eder
tutuldum bir yağmur misali dudağına
penceremden bahar getirdin bana yepyeni rüzgarlarla
tek fincanla gelen bir ömür güzellik gibisin
kırk yıl hatırına kaldım dibinde yüreğinin
tedavisi yüreğimde
kısaca aşk
her yeni günün şafağında yeniden doğ yüreğime
hayat bulsun gecemin son karanlığı senle
cana can katsın bana seni seni bana
doğdun sonra bir aşk gibi
iyi ki de doğdun
her sene iyi ki doğacaksın sevdiğim
tüm mutluluklar kapında hep yeni tadında!..

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Ben Sende Tutuklu Kaldım

       --------Memleketim Liman Kenti--------

 avuçlarımda sıkılı bir kalp idin elime alırken seni
 biraz narin biraz da hırçın 
 hafif bir yel izi okşarken saçlarını
 bana bakan gözlerinde okudum seni
 yüreğin elimde bakakalmışken düşlerine
 aniden elimde canlandı alevin
 önce dumana tuttu beni
 yakmadı ama içim hiç acımadı senden
 nefes nefes aldım senden bilinmezliklerinden
 bir bıçakla kestim dallarımı senden başka yana uzamasın diye
 kendimi çıplak bıraktım koynunda
 sonra bir beden olarak seni giydim üstüme
 biraz bol geliyordun bana ben daha ufaktım içinde
 ama düşler ekledim kendime
 sana dair yaşanabilecek umutlarla gelen
 bekledim sonra sana dolmayı  ben içindeyken
 hasretle ebedi bir özlemle baktım sevdana
 ama sen bilmiyordun beni görmemiştin daha
 tenine dokunmamıştım daha dolmamıştım ki sana
 ufak bir bedendim içinde
 sen üstüme giydiğim karıncalanan yüreğiyle bol düşlü kadın
 sana hayat verdi gel gitlerim
 önce farketmedin ama ben anladım
 dilin tutuldu kelimelerime
 dedin ki hatta 
 'bu olmamalı içimde düşlerim saklıydı herkesten'
 sonra ben geldim yoluna dik dik baktım ya sana
 muzip bir çocuk gibi
 azarlamak istercesine baktın yüzüme
 sana yaklaştım
 vurdun bana bir kaç kere hatta 
 ama sen farketmedin bunu
 göğsüne yasladım ben ne varsa içimde
 tuttum ve çektim karanlığı gözlerinden
 o zaman gördün beni
 aslında sadece beni de değil
 ardımda kalan kelimelerimin tozlu nefesini de soludun
 ben çoktannnnn içine kaçmıştım
 şimdi içinden sesleniyorum varlığına
 yüreğin avuçlarımda
 sıktıkça tekliyor nefesin ama ben sana kıyamam
 sarıldım sana içinden içine daha da derin
 yüreğimi verdim ellerine al kokla diye
 görmen için nasıl sen koktuğunu aslında
 gönlümün efendisi melikesi oldun
 aslında farketmedin
 ben de farketmedim
 farketmedik ikimiz de
 aslında ben sen olmuşum düşlerimle beraber
 içime dolarken sen 
 ben sende tutuklu kaldım
 ölesiye
 ölesiye 
 çıldırasıya!..

22 Haziran 2015 Pazartesi

Bir Şehrin İki Yakası: Yaşam ve Ölüm

 şehrin iki yakasından birinde bir karanlık çöker
 düşer bir ömre işkence gibi umutsuzluk
 adı ne idiyse silinir bir bir
 kimi sarhoş eder kendini vurulmalarla
 kimi karışır yokluğa ayık bir masalla
 kimi de aylak kalır kendi yalnızlığında
 bir yerin süsü olabilir mi insan
 düşen her insan meyve verir mi tohum misali kara topraktan nem çalıp
 karanlık yutarken masal diyari serseri sev(iş)meleri
 şehrin öbür yakası kendi başına dik durmaya devam eder

 aydınlığı kendine (s)üzgün
 karanlıkta kalmış şehrin diğer yakasından ayrı olarak umut vaat eder
 yeniden yasatip yeniden öldürür nefes nefese
 herkes bu umutla beslendikçe daha da büyür

 büyür kendi gölgesinde
 bir sonsuzluğa uzanır gibi kökleri
 şah damarı ölüm
 içten kanayan bir yara gibi dıştan mükemmel güler hep

 karanlık tarafın insanlarına bakıp diş biler geride kalanlar
 kimi ayyaş
 kimi kayıp peri masalında
 kimi aylak bir ömür boyu
 yaşamayı ve yaşatmayı bilir diye
 sürgün bırakır kendinden
 bir şehir
 ve onun iki yakası
 kızgın ikisi de(ğil) birbirine
 biri ölüm taşır içinde
 biri hayat bulur kendinde

 şehrin iki yakası bir şehir mi eder yoksa bir şehir mi yok eder
 hüzün biriktiren sarnıçlar gibidir iki yakanın tam ortası
 iki yokoluştan bir varoluş doğurarak sona doğru biter düşler

 geride 
bir karanlık 
bir yalnızlık 
bir ayyaş 
bırakarak!..

21 Mart 2015 Cumartesi

Tutsak - No:15 - Desem Ki Hani: Seni Seviyorum...

 mesela ben desem
 sussa gökyüzü sussa evren
 dilimde sadece sen kalsan
 zifiri karanlıkta sadece sen olsan ışığım
 tüm üşümelerimi alsan benden
 sana kalan ne kadar duygum varsa aksa içine
 mesela desem ki
 bir ay bin ay yüz yıl sürse de yokluk
 içinde yaşatmak değil midir sevgiliyi
 önemli olan bizatihi aslında
 gerçek sevmek değil midir kişiye ve zamana bağlı olmayan
 süren bir ömür boyu ve taşan ardı sıra hatıralarda
 kelimeler değil midir seni bana taşıyan
 ve hayat değil midir senle beslenen yokluklarımda
 desem ki hani: seni seviyorum
 ben desem sadece her şey sussa
 desen ki sen de sus sadece dinle
 susarım her şey gibi aniden
 sadece sen varken dilimin en ucunda
 tutmak için seni sürgün zamanlar boyunca
 ve susarım tüm özlemişliğimle
 sen içimde bakışlarınla duruyorken sevgili Tau!..